Qaraim languages and literatures and Karaism

Qaraim languages and literatures and its Archive Blog Qaraim Tili

QARAIM LANGUAGES AND LITERATURES ONLY

The Qaraim (Karaites) are a religious and cultural group made up of individuals who adhere to the tenets of the Old Testament of the Hebrew Scriptures alone. Their ethnic and religious roots have been a subject of ongoing discussions to the present day.

Over the centuries they have developed their own spiritual and secular literature, creating their own distinct dialects apart from the standard forms of the languages in the areas in which they've lived.

The question is still open as to whether these dialects can be considered independent languages, since they have their own written traditions. These dialects include: Qaraite Hebrew of Constantinople, Qaraite Turkic (several dialects of Crimea, Lithuania, Ukraine), Qaraite Arabic, Qaraite Aramaic, Qaraite Greek of Turkey and the Qaraite Persian dialects.

The number of literary works written in these dialects is enormous, and has hardly been explored. Due to the efforts of their religious opponents, such as the Pharisees, the Qaraim were labeled as an insignificant and unimportant sect.

Since the discovery of the Cairo Geniza, the Dead Sea Scrolls and the Avraham Ben Shemuel Firkovich collections, anthropologists and lingusts no longer consider the Qaraim as such anymore. Qaraim studies have become a hot topic in academic circles, but despite this recent revival of interest in the Qaraim, the linguistic and literary aspect of Qaraim culture remains largely unexamined. This blog is focused SOLELY upon research involving the examination and restoration of the LANGUAGES and LITERATURES of Qaraim.

Wednesday, December 4, 2013

Hastalarımız için Beraha(Kutsama)-İstanbul Karay Geleneği göre telafuz ile

Kalispera sas Politima Pisti- İyi Akşamlar Değerli Maaminler- Aqşam Yahşı Bolsun Camaat-

Erev Tov Maaminim Yakarim...

Vaktim oldukça hayatınızda ihtiyaç duyacağınız bir kısım Karay Geleneğine göre Berahaları-Kutsamaları sizlerle paylaşacağım. Bu hafta sizlerle paylaştığım Beraha Hastalar için. Boşluk kısmına Hastanın Adı Soyadı ve Baba Adı koyularak okunur.

Sevgilerimle,

Adonai Elohe Yisrael
Be-rahamav Ha-rabim
U-vahasadav Ha-gedolim
Veha-ne-emanim, Hu Yahon
Vi-rahem Ve-yahmol A’l
Ma-a’lat _______ Ve-hol hole
A’mo Bet Yisrael şe-nafelu
Be-holi. Elohe Yisrael
Be-rahamav Ha-rabim
Yehayehem Me-holyam
Ve-yirpa-em Mi-mah-ovam,
Vi-rahem A’lehem: Vi-kimem
Ve-yahalimem Mi-mahalatam:
Vi-kayem A’lehem Mikra
Şe-katuv: Va-yomer Aim
Şamo-a’ Tiş-maa’ Le-kol
Adonai Eloheha Ve-hayaşar
Be-e’nav Ta-a’se Veha-azanta
Le-miçvotav Ve-şamarta Kol
Hukav, Kol Ha-mahala Aşer
Samti Be-miçrayim Lo Asim
A’leha Ki Ani Adonai Rofe-eha:
Ve-hesir Adonai Mi-meha Kol
Holi, Ve-hol Madve Miçrayim
Ha-ra-i’m Aşer Yadaa’ta Lo
Yesimam Bah U-n’tanam
Be-hol sone-eha:
Refa-em Adonai Ve-yerafe-u
Hoşi-e’m Ve-yivaşe-u’ Ki
Tehilati Ata: El Na Refa Na
Lahem: El Na Refa Na Lahem:
El Na Refa Na Lahem:
Adonai Hoşi-a’, Ha-meleh
Ya-a’nenu Be-yom Kor-enu:
Baruh Adonai Le-O’lam Amen
Ve-Amen:



Saturday, October 19, 2013

Sefer Teilim-Kırım Karayca-Zebur-Birinci Kitap-5-Qorçalav Duvası-Qorçalav Tefilası

Qorçalav Duası-Tefillası

Baş çalğıcı içün. Al-Hannehilot. Davidniñ mizmorı.

Sözlerimni eşit, ya Ha-Şem,
tüşüncelerimni añla.

Fiğan etken sesimni diñle,
ey, Han ve T-ñrim,
çünki men Saña duva etem.

Saba sesimni eşit, ya Ha-Şem.
Sabadan Seniñ aldıña duvamnı ketirip,
cevapnı umütnen beklerim.

Çünki Sen yamanlıqnı sevgen T-ñri degilsiñ,
yaman adam Seniñ yanıñda yer tapmaz.

Maqtañğan adamlar Seniñ qarşıñda
turmaz.
Qanun bozğanlarnıñ episini korecek kozüñ yoq.

Yalan aytqanlarnı Sen yoq etersiñ.
Ha-Şem qannaz ve yalancı adamlarğa
igrençnen baqar.

Men ise, Seniñ buyük sevgiñ içün,
Seniñ eviñe kirecegim,

Senden qorqıp, muqaddes Sarayıña taraf bel bukecegim.

Meni Seniñ adalet yoluña qoy,
çünki duşmanlarım meni kozeteler.

Seniñ yoluñ ogümde doğru olsun, ya Ha-Şem!

Olarnıñ ağzında doğrulıq yoqtır,
içlerinde ise olüm.
Boğazları-açıq mezar,
oz tillerinen aldatalar.

Ey, Ha-Şem, olarnı cezağa uküm et!
Olarnıñ yaman niyetleri ozlerini  ursun!
Gunaları çoq olğanı içün,
olarnı tışarığa quv,
çünki olar Saña qarşı çıqtılar.

Soñ Saña işanğanlar episi quvansınlar,
daima sevinçnen qıçırsınlar!
Olarnı Ozüñ qorçalaycaqsıñ,
Adıñnı sevgenler Sen içün
şeñlenecekler!

Çünki Sen, ya Ha-Şem,
insaflılarğa yahşılıq yapasıñ.
Seniñ razılığın olarnıñ çevre-çetlerini, qalqan kibi, qorçalay.

Sunday, September 29, 2013

Çom Ha Şevii-Tsom Ha Şevii-Yedinci Ayın Orucu

İyi Haftlar-Kali Evdomada-Şavua Tov

Erev Çom      29 Eylül 2013
Çom HaŞevii-30 Eylül 2013
Bu akşam gün batımı itibariyle Çom AŞevii yani Yedinci Ayın Orucu başlamaktadır. Genelde Karay Cemaatleri arasında kabul gören uygulama akşam yattıktan sonra ertesi günün gün batımına kadar Çom-Orucun tutulması yönündedir.


Çom Ha-Şevi’i (yedinci ayın orucu) yedinci ayın 24.gününde (Babilliler-Bavel Tişrei derler) tutulur.
Nehemia 9:1-10:40 yazılı olduğu gibi:
Veyom Eserim VeArba’ah LaHodeş  Haze  Ne’esefu  Veney-Yisra’el BeÇom Uvsakkim veAdama Aleyhem…..

Aynı ayın yirmi dördüncü günü İsrailliler toplandı. Hepsi oruç (Çom) tutmuş, çul kuşanmış başına toprak serpmişti.
İsrail halkıyla Levililer, buğdaydan, yeni şaraptan, zeytinyağından verilen armağanları, tapınak eşyalarının, kâhinlerin(kohenlerin), tapınak kapı nöbetçilerinin ve ezgicilerin bulunduğu odalara koyacaklar. «Artık Tanrımız'ın Tapınağı'nı göz ardı etmeyeceğiz.

Çom Mekubbal Kulehem
O Theos Mas Ha-Şem nasiplendiğimiz Çom'u kabul etsin.
Sevgilerimle,

Saturday, August 24, 2013

İstanbul Karayları-Bu ülkede üç kuşak kadın Kelebek korseyle inceldi-Rita Ender-Agos


Şavua Tov, Kali Evdomada, Bueno Semana, Aftañız yahşı bolsuñ,
Yom Terua(Roş Aşana) idrak edeceğimiz bu sayılı günlerin hayırlara vesile olmasını canı gönülden temenni ederim.

Bugün İstanbul Karay Cemaatimizin mensuplarından Çarlık Rusyasında ve Kırım'da Dedesi bir numaralı tütün tüccarı ve simsarı Baruh Kohen olan Sevgili  İlya Avramoğlu (Kohen) ile Agos Gazetesi yazarı Rita Ender tarafından yapılmış olan  1 Haziran 2012 tarihli röportajı kendilerinin izinleriyle sizlere sunuyorum.

Bu Ülkede Üç Kuşak Kadın Kelebek korseyle inceldi

İnsanlar ölür, mekanlar yaşar. İnsanlar unutur, mekanlar hatırlatır. İnsanlar değişir, mekanlar değiştirilir. Ama eğer insanlar mekanların hafızasına saygı duyarsa, işte o zaman her şey canlı kalır. Türkiye'nin hafızası, tüm değişime rağmen sanki en çok Beyoğlu'nda canlı durur, İstiklal Caddesi'nde tazelenir. Bütün hesaplar burada görülür, tüm halk mücadeleleri için buraya gelinir. Öğrenciler de, eşcinseller de, işçiler de, feministler de, milliyetçiler de, polisler de burada bağırır. Yol üstündeki tüm dükkanlar ve sahipleri eyleme katılabilir, ama -'eylem'de mağdur da edilebilir. Tıpkı, 75 yıldır 433 numarada faaliyet gösteren Kelebek Korse Mağazası'nın başına geldiği gibi.

İstiklal Caddesi'nin 433. numarası, bugünkü İlya Avramoğlu (Kohen)'na büyükbabasından kalmış;  büyükbabadan babaya, babadan oğula intikal etmiş. Fakat mekan üçünde farklı hatıralar bırakmış, çünkü tarihçi Marc Bloch'un söylediği gibi, 'İnsanlar babalarından çok zamanlarının çocuklarıdır.'

İlya Avramoğlu (Kohen), Beyoğlu'nun, Kelebek Korse Mağazası'nın ve korseci olmanın inceliklerini anlattı, biz de ona kulak verdik.

Bu dükkanın adı neden Kelebek Korse?

Hanımlar niçin korse kullanır? Daha zayıf gözüksünler diye. Korse giydikleri zaman kendilerini kelebek kadar hafif hissederler. Büyükbabam işte bunun için koymuş bu ismi.

Kelebek korsenin büyükbabadan toruna uzanan hikayesi ne?

Buranın kuruluşu 1936. Evveliyatı da var; 1920'li yıllarda Terkos Pasajında korse malzemesi dükkanı varmış. Rahmetli büyükbabam ve kardeşi beraber açmış orayı. 1930'larda Türkiye'de neredeyse tek bir fabrika yokmuş.Tekstil üretimide yokmuş, korse üreten de yokmuş. İstiklal Caddesinde dükkanlar varmış. Kendi makineleriyle ürettükleri malı satıyorlarmış. Tabii, mal üretmek için malzeme lazım; bel lastiği, kumaş, korse lastiği, jartiyer... O zamanlar korse lastikleri yurtdışından geliyormuş. Büyükbabam bu tip malzemeleri satıyormuş. 10 yıl kadar orada çalışmışlar. Sonra o dükkan boşalmış; 1936'da büyükbabam, büyükbabamın erkek kardeşi ve babam burada korse satışına başlamışlar. 14 yaşındaymış babam o zaman.

Caddeye çıkınca üretim yapmaya da mı başlamışlar?

Evet. Atölyeydi burası. Dört makine, beş-altı işçi çalışıyordu. Ismarlama korse ve sütyen dikiyorduk; külot şeklinde korse, paçalı korse, skandal korse dediğimiz bel korseleri, sütyenler, mideli sütyenler... O zaman sütyenlerin %90'ı poplin kumaştan üretilirdi. Elastikiyet pek yoktu. 1950'lerde Türkiye'de yavaş yavaş çamaşır üreten fabrikalar kurulmaya başladı. Bugün kü meşhur büyük firmalar o dönemde küçük atölyeler olarak işe baladılar ve sonra çok büyüdüler. Yani ufak ufak fabrikasyona geçildi. Yavaş yavaş dükkanlarda üretim azalmaya başladı. Toptan mal almaya ve o ürünleri satmaya başladılar. Biz yaklaşık 1980 yılında kadar üretim yapmaya devam ettik. Sonra iyi işçi bulmakta zorluk çekmeye başladık ve üretimi tamamen kapattık. Sadece babamla ikimiz kaldık dükkanda. Anlaşmalı olduğumuz, babamın iyi tanıdığı bir iki firma vardı, onlar bizim ürettiğimiz malları üretmeye devam ettiler. Halen de ediyorlar. Bazı modeller Türkiye'de sadece bizde var.

Üretimi durdurmak, neredeyse meslek değiştirmek gibi bir karar olmalı. Zor olmadı mı böyle bir karar almak?

Mecburiyetten... Bu dükkan kurulduğu zaman çok iyi işçiler vardı. Eğitimli, kültürlü kişilerdi, genelde ekalliyetlerdendi; Rum, Ermeni... Türk işçilerimiz de vardı. Onlar da kabiliyetli ve eğitimli insanlardı. Fakat ondan sonra İstanbul muazzam göç almaya başladı, nüfus anormal şekilde arttı. İyi işçi bulmakta büyük sıkıntı çekmeye başladık. 1981'de burada bir işçi kız çalışıyordu, uyuşturucu kullanıyormuş. Bir gün biri geldi, kızı saçından sürükleye sürükleye götürdü. Elinde silahı vardı, babam bir şey yapamadı. Ondan sonra, Ben artık işçi mişçi çalıştırmam, mümkün değil dedi, atölyeyi tamamen kapattık. İşçiler olduğu zaman hem üretim, hem de tadilat yapabiliyorduk. Tadilat için sütyen, korse gelirdi ve bundan ciddi para kazanırdık. Öyle olunca, ciddi bir maddi güç eksildi. Sonra İstanbul'un şartları değişti. Bu dükkan kurulduğu zaman İstanbul'un yegane alışveriş merkezi Beyoğlu'ydu. Herkes alışverişe buraya gelirdi ama yıllar geçtikçe İstanbul çok büyüdü, alışveriş merkezleri açıldı.

Bir de, burası trafiğe kapandı. Biz, aşırı şiman veya ortopedik problemleri olan insanlara da mal satıyoruz. Onlar arabayla gelirlerdi, bu imkan da ortadan kalktı. Bu şekilde de bir iş kaybına uğradık. Şimdi çok zor şartlarda ayakta durmaya çalışıyoruz. İstiklal Caddesi'nde kira bedelleri inanılmaz yükseldi. Biz kilisenin kiracıyız, kilise bizi iyi kötü idare etti ama şimdi bazı sıkıntılar yaşanıyor. Ne kadar ayakta duracağız, Allah'tan başka kimse bilmiyor.

Dükkanda hiç bir şey değiştirmeden devam ediyorsunuz...

Evet, bu dekor 1900'lerin başlarından beri boyle. Zaten böyleymiş, biz de dekoru aynen muhafaza ettik. Ben burayı bu haliyle çok seviyorum. Sırf dükkanı görmek için gelenler oluyor. Burada  kapının önünde birkaç saat durun, bakın kaç kişi fotoğrafını çekiyor. Neticede tarihi eser gibi bir yer. Ellemeyi, yıkmayı filan hiç düşünmüyorum. Edebilirsek, aynen devam edeceğiz.

Dördüncü kuşak da baba mesleğini sürdürecek mi?

Benim oğlum bilgisayar mühendisi olmaya çalışıyor. Kızım daha çok küçük, ilkokulda. İlerisini bilemiyorum ama bugün ben tek başımayım. Babam çok yaşlandı, 90 yaşında, artık gelmiyor.

İnternet sitenizi siz mi hazırladınız?

Hayır, yeğenim Reha kurdu. Geliştirmeyi, oradan satış yapmayı da düşünüyor. Yeğenlerim ve oğlum Artık herkes internetten satıyor, sen niye satmıyorsun? diyorlardı. Başta biraz direndim ama sonra Tamam, kurun siteyi bir göreyim dedim. Daha çok yeni, çok küçük bir site www.kelebekkorsemagazasi.com. Ben anlamıyorum o işlerden. Ama şimdi yasal bir mecburiyet de var, her işletmenin internet sitesi olması lazım.

Burada yaşadıklarınızdan, sizde en çok yer eden anı hangisidir?

Babamın ve benim  yaşadığım ortak bir anı var. Ben lisede okurken çok sert bir felsefe öğretmenim vardı. Astığı astık, kestiği kestik, karşısında laf söylenmez... Ben Galatasaraylıyım, felsefe dersinin olduğu gün de Galatasaray,Beşiktaş maçı vardı. Maç saat 2'deydi, ders 11'de. Ben maça gideceğim. Dersin ortasında kalktım, Hocam dedim, Ben gidiyorum, Allahaısmarladık. Nereye gidiyorsun? dedi, İşim var, benim gitmem lazım dedim ve fırlayıp çıktım. Bir arkadaşım da benimle beraber geldi. Maça gittik, Beşiktaş'ı 3-1 yendik. Ertesi gün okula gittik, Çağırdı bizi, Dün nereye gittiniz diye sordu. Maçtaydık dedik. Babanla görüşmek istiyorum dedi bana. Ne sinirli bir kadın ama, biliyor musun! Babam sizinle görüşmek istemiyor dedim ve ciddi bir şamar yedim suratıma. Akşam beni şikayet etmek için dükkana geldi. Babam kendisinden özür diledi. Sonra, kadın burada çamaşır prova etti, prova ederken de tansiyonu düştü bayıldı. Babam telaşlandı, ambulans çağırdı. Bayılan birinin suratına tokat atarsın ya, kendine gelsin diye, babam bir de tokat attı. Babam sert bir adamdı. Halbuki beni görse tokatlayacak, ne demek okuldan çık, maça git! Neyse, ambulans geldi, ayılttılar kadını. Babam akşam evde kulağımı çekti, fazla bir şey demedi. En büyük anılardan biri bu, çünkü hem dükkan, hem okul, hem maç, hem ben varım. Anonim bir anıdır bu.

Nasıl bir şey Beoğlu'nda esnaf olmak?

Ben çok seviyorum bu mesleği. Devamlı iletişim halindesiniz. İnsanlar geliyor, gidiyor. Eğlenceli bir yer burası; devamlı yenilikler var, hareket varç Sıkılma ihtimali yok.

Her şey hep Beyoğlu'nda başlıyor, Beyoğlu'ndan geçiyor...

Evet, yürüyüş olmadığı zaman Bugün ne kadar sakin diyorum. Her gün olumlu, olumsuz yürüyüşler yapılıyor. Bazen sıkıntı oluyor, bazen olmuyor. Siyasi yürüyüşler de oluyor. 12 Eylül'den önce ne çatışmalar yaşandı burada... İngiliz Konsolosluğu'nun bombalandığı gün korkunç bir patlama oldu. Hemen dışarı çıkıp baktım. Zaten beş gün öncesinde sinagogda patlama olmuştu, kardeşim ölümden döndü. Kapıda ölenler de oldu, Allah rahmet eylesin. Toz bulutu gördüm ve bir koku aldım, günre kokusu. Baba dedim, İngiliz Konsolosluğu gitti. Prada bir sürü tanıdığımız var. Levent Büfe vardı. Eskiden Rumlara aitti, sonra onların yanında çalışanlar aldı. Ordövr tabağı, sucuklu yumurta, sosisli çok güzel şeyler yaparlardı. Dedim, Herhalde öldüler. Karşısında dönerciler vardı, dişçimiz de oradaydı. Neyse ki hiçbirine bir şey olmamış ölmemişler. Ben en çok provokasyondan korkarım, çünkü bir provokasyon oldu mu kıyamet kopuyor.

6-7 Eylül 1955'te koptu da...

Ben daha doğmamıştım o zaman, 1961 doğumluyum. Babam buradaydı. Ciddi zarar gördük. Dükkanın duvarları balyozla kırılmış. O kırık parçalar hala duruyor. Beyoğlu ve Şişli bölgesinde Rumların evlerine girmişler. Çok büyük sıkıntılar, eziyetler yaşanmış ama bir,iki kişi dışında can kaybı olmamış. Ehven,i şer diye bir laf vardır ya... Çok insan mahvoldu. Artık konuşmanın manası yok. Burada 6-7 Eylül ile ilgili film çekmek istediler, izin vermedim. O konuya girmek istemiyorum, çünkü çok üzücü bir hikaye. Çok insan büyük sıkınıtılar, kahır dolu günler yaşadı. Bana p konuyu hep babam ve rahmetli babaannem anlatırdı. Bir de, politik olarak konulara fazla girdiğiniz zaman pek iyi olmuyor. Deşmenin bir faydası yok, kimseye. İyi günlerimiz de oldu, kötü günlerimiz de. Biz burada yaşadık. Silahlı çatışmalar gördük, evet, ama güzel törenler, resmigeçitler de  gördük. Oturduğumuz semt de burasıydı, Meşrutiyet Caddesi'nde otururduk. Benim çocukluğumda 3 milyondu İstanbul'un nüfusu. 3 milyon dendi mi, Uuu, amma kalalabık derlerdi. Şimdi 20 milyona dayandı.

Müşteri ilişkileri açısından, 20 milyonluk şehir ile yıllar öncesinin şehri arasında nasıl farklar var?

Dağlar kadar fark var. 30'lu, 40'lı yıllarında hanımlarının mentalitesiyle bugünkü hanımların mentalitesi çok farklı. Giyim kuşam da çok farklı. Mesela o dönemde ipli korseler vardı, şimdi yok. Korselerin bir kısmı lastik, bir kısmı kumaştan yapılırdı. Lastik pek yoktu. Yılbaşından veya bayramlardan birkaç ay önce siparişler gelirdi ki o tarihlere yetiştirebilelim. Kadın,erkek ilişkileri de daha muhafazakardı, şimdi daha kolay oldu. Evli ya da nişanlı olmayan insanları kol kola göremezdiniz.

Sizin mesleğiniz biraz cinsellikle de ilgili, değil mi?

Tabii. Bayan- erkek iç çamaşırı sattığımız için cinselliğe de hitap eden bir meslek bu. Bunu, burada bayan tezgahtar olmadığı için fark ediyoruz. Bilhassa Arap müşterilerimiz oluyor, kapıda beni görünce çekip gidiyorlar. Çok alışkınım, bir sıkıntı yaşamıyorum.

-Yazısının yayınlanması hususunda gerekli razılığını veren Agos Gazetesi yazarı Rita Ender Hanımfendi çok teşekkür ederim.

-Fotoğraf www.ilovekaraims.com websitesinden alınmıştır


. İlya Avramoğlu(Kohen)'nu Litvanya'nın Trakay şehrinden ziyarete gelen bir grup öğrenci ile dükkanının önünde çektirdiği fotoğrafı.

Thursday, August 22, 2013

Süper Öğretmen-Karay-Bibuş (Biba) Fyodorovna Kuşul

Bibuş (Biba) Fyodorovna Kuşul-Süper Öğretmen(Amora) Bibuş Fyodorovna, 26 Kasım 1938 tarihinde Kırım'ın Simferopol-Akmescit şehrinde doğdu. 1944 yılına kadar dedesi M.Aga'nın evinde Bahçesaray şehrinde yaşadı. Tüm hayatını çocuklara ve onlar en mükemmel şekilde eğitilmesine adadı. 1993 yılına kadar Vişenka(Vişne) anaokulunda çalıştı. Hala şehirdeki tüm anne babalar tarafından takdir edilen, çok sevilen, iyi hatırlanan bir Öğretmendir. Şehrin en iyi öğretmeni ünvanına layık görülmüştür. Başarıları gazetelere konu olmuştur, bir sürü ödül ve sertifikalar verilmiştir. Emekli olmasına rağmen hala anaokullarının bir çok aktivitelerine gönüllü olarak iştirak etmektedir. http://karaim.crimea.ua

Wednesday, August 21, 2013

İstanbul Karayları-Futbol, Maç ve Karay-Karaitika Dili-Esintiler 4

İstanbul Karay Cemaatimizin güzide kişiliklerinden, abilerimizden, Eski İstanbulda geçen yine enteresan bir olay ve bir kısım Karaitika Dilinde deyişler, sözler, hatta Karaitika dilinde Maç Tezahürat Sözleri...

Futbol, Maç ve Karay

1975-76 yıllarında geçer hikayemiz...
12-13 yaşlarında yaramaz mı yaramaz bir Karay Delikanlı.

Türkiye Spor Yazarları Kupası...Fenerbahçe-Galatasaray Maçı...

Sabah saat 7'de hikayemizin kahramanı genç erkenden kalkar adada. 

Babasından izin ister maça gidecek ya...
Babası izin vermemiş. Tabii ki arkadaşlarına da babaları izin vermemiş.
Arkadaşlarıyla beraber sabahın köründe başlarlar o dönemde depozitoyla verilen şişeleri toplamaya.
Neredeyse adadaki tüm şişeleri toplarlar... Bir güzel de bakkala satarlar. O para ile 7-8 kafadar atlarlar vapura maça giderler. Annesi deli gibi adada bu yaramaz çocuğu aramaya başlar. Çılgına döner bir türlü adada bulamaz. Karakola haber verilir. 

Bulunamaz.

Annesi, İstanbulda dükkanda olan babasını arar ve durumu anlatır. Babası hemen anlar, oğlunun nereye kaçtığını, arazi olduğunu ve annesine (sto vari  stavlepume) akşam görüşeceğiz onunla derler. Bu arada bu bahse konu maç ise gece oynanmaktadır.

Kahramanımız Karay Delikanlısı gece taaa bostancılardan 2:00 sularında arkadaşları ile beraber adaya döner.

Tabii ki arkadaşları ile maça kaçarlarken organize oldukları gibi, kendi anne ve babası, arkadaşlarının anne ve babalarıyla da onların dönüşü için organize olmuşlardır...Annesi ve Babası deli gibi evde beklerler ve arkadaşlarının da anneleri ve babaları...
Kapıdan içeri girer girmez. 

Babası (So diavlo pezenvengi-sa ses kotasa-sa ses şthipiso ğumari) der ve temiz bir sopalar.

Bu maçtan hatıra iki tane maç tezahüratı kalır...

-İ Fenerlides dene borisan ne kazandisune meto Galatasaray-Fenerlileri yine Galatasaray maçını kazanamadılar.

-Olli Fenerlides kayyikan-Fenerliler yandı

-İ Galatasaraylides ipan  imiz imazte  proto stin Turkiya-Galatasaraylılar Türkiyede birincidir.

-İ Fenerlides den areşun ta tria, yaafto pu efayan goli apton Konya, ve apton Arsenal







Sunday, August 18, 2013

Karay Yeraltı Sinagog Mimarisi ve Kökeni



 Neden Karay Sinagogları(Kaalları) yeraltına inşaa edilirdi?
 Bunun sebebi nedir?

Karaylar(Karaim) yüzyıllar boyunca diğer Musevi Cemaatlerinden farklı bir mimari geliştirmişlerdir.
Genelde bilindiği Kadim Karay Sinagogları(Kaalları) her zaman için yerin altında inşaa edilmiştir veya çatısının yeryüzü hizasında olmasına dikkat edilmiştir.

Bu konuda Karay Cemaati içinde olmasa da, Gayri-Karay Musevi topluluklarında çeşitli farklı görüşler ortaya atılmıştır.

Aslında Karayların eski zamanlarda Kaal(Sinagog)larını bu şekilde inşaa etmelerinin tek bir nedeni var. 

Tarihte ilk defa Karayları(Bene Mikra) bir çatı altında toplayan Anan Ben David HaNasi (Menuhato BeGanEden), ilk Karay Sinagogunu Yeruşalayim-Kudüste inşaa ederlerken Teilim Mizmor LeDavid (Hz.Davud'un Mezmurları) 130-1,2. bölümlerinden esinlenmiştir.

Güzel İstanbulumuzda bulunan yaklaşık 1.500 yıllık Karay Sinagogumuz ve Kırım'ın Çıfıt(Çift) Kale Kırk Yer mevkii Bahçesaray(BahçeKaray) şehrindeki Sinagoglarda bu şekilde inşa edilmiştir.

Şu anda hala bu Sinagog Kudüs(Yeruşalayim)'de bulunmaktadır. Yeruşalayim/Kudüs'ün en eski Sinagogu olma özelliğini taşımaktadır. Hala Kudüs/Yeruşalayim Karay Cemaatinin bünyesinde hizmet vermektedir. Şu anda genelde Yisrael'de  yeni yapılmış olan ve yapılmakta olan Karay Sinagoglarında bu adet takip edilmemektedir. Bu Mimari Geleneğin takip edilmemesinin herhangi bir nedeni yoktur.

Mezmur-Mizmor-Teilim-Zebur-Psalmi 130-1,2 Bölümler şu şekildedir.

İbranice Tercümesi; א שִׁיר הַמַּעֲלוֹת: מִמַּעֲמַקִּים קְרָאתִיךָ יְהוָה. ב אֲדֹנָי, שִׁמְעָה בְקוֹלִי: תִּהְיֶינָה אָזְנֶיךָ, קַשֻּׁבוֹת-- לְקוֹל, תַּחֲנוּנָי.

Karaitika Tercümesi; 1.Oido ton anavathmon.-EK VATHEON ekekrakza si, Ad.. 2.Ad.., eisakuzon tis fonizmu. Genithito ta ota su prozehonda eis tin fonon dis deiseoz mu.

Türkçe Tercümesi; 1-Derinliklerden sana sesleniyorum, ya RAB, 2-Sesimi işit, ya Rab, Yalvarışıma iyi kulak ver!

Kırım Karayca Tercümesi; 1-Ya Ad.., terenlikten men Seni çağırdım, 2-Ad.., sesimni eşit! qulaqlarıñ yalvaruvlarıma diqqat etsin!


 

Wednesday, August 14, 2013

İstanbul Karayları-Ninniler-Çocuk Şarkıları-Karaitika Dili-Esintiler 4

İyi Günler

Ha Kadoş Baruh Hu 07.09.2013 tarihinde idrak edeceğimiz Yom Terua öncesi, bizlerin daha hayırlı kararlar almamız için güzel vesileler nasip etsin.

İstanbul Karay Cemaati büyüklerimizden öğrendiğim yeni Karaitika mücevherleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yüzyıllardır İstanbul Karayları bu topraklarda çocuklarını bu Karaitika dilinde ninnilerle uyuttular ve onları  bu şarkılarla eğlendirdiler ve hala torunlarını bu şarkılarla ninnilerle büyütmekteler.

Ne güzel söylemiş Martin Heidegger;

DİL VAROLMANIN EVİDİR

İlk şarkımızın adı  Supa Ke Karidya yani Çorba ile Ceviz.
Bu şarkı İstanbul Karay Cemaatinde Karaitika dilinde küçük çocuklara söylenen bir şarkıdır.

Ti tha fame apopsa?-Bu akşam ne yiyeceğiz?
Sopa ke karidya-çorba ile ceviz
Ama çharti o babas-Baba geleceği zaman
Çala ta karidya-Cevizleri kıracağız

İkinci çocuk şarkımızın adı Hiyoni Hiyoni yani Kar Kar

Hiyoni hiyoni-kar kar
O babas kriyoni-baba  üşüyor
İ kata mayerevyi-kedi yemek pişiriyor
Kyo bodigos horevyi-fare dans ediyor


Üçüncü olarak İstanbul Karaylarının yaklaşık 1.500 yıldır çocuklarına bu güzel İstanbulumuzda söyledikleri Karaitika dilinde başka bir çocuk şarkısı Kupepe

Kupepe Kupepe
Naseparo Kurabiye-Alayım sana kurabiye
Kurabiye mesoharti- Kağıdın içinde
Ke lokumya(likumya-lekumya) so kuti-Kutu içinde lokum




Sunday, August 11, 2013

Kutsal Topraklardaki Karay Cemaati Dini Konseyinin 304. Ay Döngüsü 17.yıla göre tayin ettiği 5774 (2013-2014) yılı Dini Bayram ve Oruç Günleri Listesi

Kutsal Topraklardaki Karay Cemaati Dini Konseyinin 304. Ay Döngüsü 17.yıla göre tayin ettiği 5774 (2013-2014) yılı Dini Bayram ve Oruç Günleri Listesi



Roş Haşana-Yom Terua-Bıtgı Künü(Yeni Yıl)         07.09.2013
Yom Kippur (Kefaret Günü)-Boşatlıh                    16.09.2013
Sukkot-Alaçıh Hıcı-Orah Toyu                                21.09.2013
Şemini Açeret                                                          28.09.2013
Çom Şevii-Oruç                                                        30.09.2013
Tevet Ay’ının 10.günü Orucu                                 15.12.2013
Purim-Kınış 1.Gün                                                   14.02.2014
Layla Seder-Pesah Seder Gecesi                            14.04.2014
Hag AMaççot-Pesah-Tımbıl Hıccı 1.Gün                15.04.2014
Yom Hanafat Ha’Omer                                            20.04.2014

Şevii Aseret-Pesah 7.Gün                                      21.04.2014
Holokost Anma Günü                                            28.04.2014
Şavuot-Aftalar Hıcı                                                  08.06.2014
Çom Revii-Revii Orucu                                            07.07.2014
Çom Hamişi-Hamişi Orucu                                      04.08.2014
Çom Eyha-Asara BeAv-Eyha Orucu                        07.08.2014
Roş Haşana-Yom Terua-Yeni Yıl (5775 Yılı)             26.09.2014

Saturday, August 10, 2013

İstanbul Karayları-Ev Hali-Aile-Ninni-İyi Niyet Temennileri-Karaitika Dili-Esintiler 3

Şavua Tov, Kali Evdomada, Bueno Semana, İyi Haftalar, Aftañız Yahşı Bolsun,

Bu hafta Cemaatimizin büyüklerinden temin ettiğimiz Karaitika Mücevherlerin üzerine yeni Mücevherler katıyoruz.

Ninnilerle, tekerlemelerler başlıyoruz, çocuklara hitap, dini iyi niyet temennileri ile bitiriyoruz.

Akıllarda kalan bir ninni:
Nani nani nanaketu Keipnosta mataketu

A koma ena potiraki A koma ena tragulaki

Yaramaz çocukları sakinleştirmek için tekerleme şeklinde belli bir melodiyle bu cümle tekrarlanırdı;

Ena kalo pıravma ehi(senin için iyi bir şeyim var)

Karaitika bir kısım akraba adları;
İmanamu-Annem
Opapusmu-Dedem
Obabazmu-Babam
Tantimu-Teyzem
Onkmu-Amcam
Korimu-Kızım
Oyosmu-Oğlum
Pedimu-Çocuğum

Karay bir çocuk durup dururken ağlamaya başladığı zaman büyükler şöyle derlerdi;
Ya ipno ehi, ya aehina katurişi, ya pinase- Ya uykusu geldi, ya çişi geldi, ya acıktı

Günlük hayatta kullanılan bir kısım başka sözcükler ve cümle kalıpları;

Serpetos-Yaramaz
Hodro kefali-Kalın kafalı
Poli nostimi ine-çok tatlı
Poli serpetos-Çok yaramaz
Fai-yemek
Fae-Ye
Halvaspitiko-Un Helvası
İpomoni Themu-Sabır Allahım
O Theos na sas voisi-Allah yardım etsin
O Theos na kiripsi-Allah korusun
İpistimaz-Dinimiz

Eheya panaya ketamilisame
Afta ta pravma kelizmonisume

Groşya-Kuruş
Kalos Duyez-İyi İşler

  

İstanbul Karayları ve Yaşamı-Saranda Lires(Kırk Lira-Hikaye)Karaitika Dili-Esintiler 3

Saranda Lires(Hikaye-Kırk Lira) Saranda Lires, İstanbul Karayları arasında yaygın olarak kullanılan Karaitika dilinde kırk lira demektir. Bu hikaye Büyükadada ve İstanbulda yıllarca anlatılmış ve hikayenin ana kahramanı olan yaramaz çocuk çok uzun zaman boyunca saranda lires olarak anılmıştır. Yaklaşık kırk altı yıl önce şimdiye kıyasla hayat standartlarına göre temizlik yaptırmak bir lükstü ve çok pahalıydı. O zamanın parasıyla kırk liraydı. İstanbullu bir Karay ailesinde çok ama çok yaramaz bir erkek çocuk vardı. O kadar yaramaz bir çocuktu ki eskiden adada tüp taşımak için kullanılan eşeklerden birini kaçırıp gizlice evin içine soktuğu bile olmuştu. Bu çocuk hiçbir şekilde eve gelen doğu kökenli temizlikçiye ve annesine milyon türlü yaramazlık yapar, ve temizlik yaptırmazdı.Annesi ona SARANDA LİRES(KIRK LİRA) diye bağırırdı ki bu yaramaz çocuk verdikleri parayı hatırlasın ve yaramazlığa bir son versin. O çocuk ve annesine uzun yıllar adada ve istanbulda saranda lires diye seslenildi. Aradan yıllar geçmesine rağmen o temizlikçi bayan hala o çocuğun dükkanının önünden geçerken saranda lires diye bağırmaktadır.

Saturday, August 3, 2013

İstanbul Karayları-Karaitika Dili-Esintiler 2

İyi Haftalar, Kali Evdomada, Şavua Tov, Aftañız yahşı bolsın

Kaldığımız yerden İstanbul Karaylarının bu kadim dilimiz olan Karaitikamız hakkındaki cevherlerin çıkartılmasına devam ediyorum. Günümüzde hala aktif şekilde 50 yaş üstü İstanbul Karay jenerasyonu arasında kullanılmaktadır. Elimden geldiği kadar bu güzel İstanbulumuzda 2.000 yıla aşkın zamandır konuşulan bu müstesna lisandan bazı şeyler paylaşacağım. Ha Kadoş Baruh Hu, Ha-Şem Ha Meforaş, başımızdan büyüklerimizi eksik etmesin. Maksadım, yok olma tehlikesi altındaki bu dilimizle alakalı gelecek nesiller için bir iz bırakabilmek.

Galata=Süt ve Süt Ürünleri ticareti yapan demek-Bizans zamanında Galata mıntıkasında Karaylar(Karaim) süt ve süt ürünleri ticareti ile uğraşırlardı. Bu yüzden bu bölgenin adı Galatadır.
Steku=Dur
Ukeri=Muhtelif küçük eşyalar için dolap
Güleseni=Rakı
Tinpules=Ne söylüyorsun?
Sopa=Sus demek
Pupas=nereye gidiyorsun?
Kodimedo=maydanoz
Anitho=maydanoz
Mihothis siz duyezmu?= sokulma benim işlerime
Duya=iş
duyez=işler
Ela napame so kal= Hadi Kaala gidelim
Anikse=aç
Sfalikse=Kapat
pede=beş
edeka=onbeş
ekşi=altı
Kalo naperasiten=İyi geçinin (Yeni evliler için temenni)
İsiz nazisiten= Başınız sağ olsun
Ollo kalo=Herşey iyi olsun
Upa Ehi= Düğün(Hupa) var
Hıriya=İhtiyaç
Hıriyastiko=Tuvalet ihtiyacı yeri
De hiriyazeten=o lazım değil
Yavanitika=Rumca
Ravanitika=İbranice
Kalo Kşimoroma=İyi Uyanmalar


Sunday, July 28, 2013

İstanbul Karayları-Karaitika Dili-Esintiler

Karaitika adlı  İstanbul Karaylarının kullandıkları dil yaklaşık 2.000 yılı yakındır bu coğrafyada kullanılan yerel bir dildir. Karaitika içinde Latince, Antik Yunanca, Karayca, İbranice gibi çeşitli dillerden kelimeler barındırır. Karaitika dilinde bilinen tek yazılı kaynak Haham Yaakov Ben Reuven'nin Megilat Ester hakkındaki açıklamalarıdır. Bu kitap 2006 yılında tekrardan İsrael Karay Cemaati tarafından İsraelde basılmıştır. Bu kitabın 15, 17, 24, 27, 31 sayfalarının altındaki yorumlarda rastlayabilirsiniz. Aşağıdaki linkten kitabı inceleyebilirisiniz.

http://www.karaim.net/modules.php?name=Downloads&d_op=getit&lid=128


Purim Bayramında İstanbul Karaylarının yaptıkları geleneksel yemeklerden bir kaçının adları:

Ta dodya tu Aman= Aman'nın Dişleri
Cevizli Baklava= Kalçuniya Karidero

Pesah Bayramında İstanbul Karaylarının yaptıkları geleneksel yemeklerden bir kaçının adları:

Maçça
Kalçuni


Karaitika Dilinde Günlük kullanılan bazı kelimeler ve cümle kalıpları:

Apadekse=Bekle
Bagari=Dolap
Hodra=Kalın
Hodros=Şişman
Kapsaki=Biraz
Kate=Biraz
Kateva= İn
Katevaşya=Nezle
Laftokara=Fındık
Mazal Kalo ne Ehis=İyi şansın olsun
Mazal kalo na ehete= İyi şansınız olsun
Vorğa=Çabuk
Sıteku=Dur
Tupta=Hiçbir şey
Ulase=Sonuç nedir? Sonucu nedir? Sonuç olarak.


Monday, July 22, 2013

Sefer Teilim-Kırım Karayca-Zebur-Birinci Kitap-4-Aqşam Duvası-Aqşam Tefillası

Aqşam Duvası

Baş çalğıcı içün. Telli çalğı aletlerinde. Davidniñ mizmorı

Seni çağırğanımda, meni eşit,
Ey, Menim adil T-ñrim!
Belãğa oğrağanımda,
Sen maña yardım ettiñ.
Kene maña meramet eyle de,
duvamnı eşit!

Ey, aqaylarnıñ oğulları,
ne vaqıtqace şuretimni masharağa
çevireceksiñiz?
Ne vaqıtqace boş niyetlerni
seveceksiñiz?
Ne vaqıtqace yalan qıdıracaqsıñız?

SELA

Amma biliñiz:
Ha-Şem insaflılarnı Ozü içün ayırıp aldı.
Men Onı çağırğanımda,
Ha-Şem meni eşitir.

Açuvlañğanıñızda, guna yapmañız.
Yatqanıñızda, er bir şeyni yurekleriñizde tüşüniñiz ve tınçlanıñız.

SELA

İnsafnen qorbanlar çalıñız
ve Ha-Şemge işanıñız!

Çoq adamlar:
Kim bizge yahşılıq kosterecek? deyler.
Yüzüñniñ nuru ustümizni yarıqlatsın,
ya Ha-Şem!

Adamlar boğday ve şarap bolluğına quvanalar, lãkin Sen menim yüregime çoqça quvanç qoydıñ!

Aman-esen yatıp yuqlayım,
çünki, tek Sen, ya Ha-Şem,
maña havfsızlıqta yaşamağa yol beresiñ!

Wednesday, July 10, 2013

5.Ay Roş Hodeş-Ay Başı Kutlu Olsun-Roş Hodeş Mevorah

Beşinci Biblik Ay
9 Temmuz 2013 Salı Gün Batımında, Kutsal Topraklarda Yeni Ay tespit edilememiştir, bu ayın 29.günüydü, bu nedenden ötürü Yeni Ay Çarşamba Akşamı 10 Temmuz 2013 günbatımı ile başlayacaktır.

Fifth Biblical Month
At sunset on Tuesday, 9 July 2013, the New Moon was not sighted in Holy Land, it was the 29th day of the month, from this reason the new biblical month will begin on Wednesday 10 July 2013 after sunset.

Pátý biblický měsíc
V úterý 9 července 2013 po západu Slunce nebyl ve Svaté zemi viditelný Nový Měsíc, byl to 29 den měsíce, a tak 10 července 2013 začne po západu Slunce pátý biblický měsíc.

Пятый библейский месяц
Во вторник 9 июля 2013 после захода солнца, не была в Святой Земле видимыма новая луна, это был 29 день месяца, и так 10 июля 2013 начнется после заката пятый библейский месяц.

Piąty biblijny miesiąc
We wtorek 9 lipca 2013 o zachodzie słońca nie był widoczny Nów w Ziemi Świętej, a ponieważ to był 29 dzień miesiąca, nowy biblijny miesięc rozpocznie w środę 10 lipca 2013, po zachodzie słońca.

Thursday, July 4, 2013

Sefer Teilim-Kırım Karayca-Zebur-Birinci Kitap-3-Saba Duvası-Saba Tefillası

Saba Duvası

David oz oğlu Avişalomdan qaçayatqan vaqıtta bu mizmornı ayttı.

Ya Ha-Şem, duşmanlarım ne qadar çoqlaştı!
Çoqları maña qarşı baş kotereler!

Çoqları menim canıma:
T-nri onı qurtarmaz,-deyler. SELA

Amma Sen, ya Ha-Şem,
çevre-çetimde qalqansıñ,
menim şuretimsiñ,
başımnı yuqarığa kotergen-Sensiñ.

Ha-Şem'ñi qıçırıp çağırırım,
ve Oz muqaddes dağından O meni eşitir. SELA

Men yatıp yuqlayım, uyanıp turam,
çünki Ha-Şem meni qorçalay.

Er taraftan maña qarşı çıqqan on
biñlerce adamlar
yüregime qorqu iç kirsetmez.

Ya Ha-Şem, yerinden tur,
qurtar meni, ey, T-ñrim!

Sen episi duşmanlarımnı çengesine urıp,
yaramazlarnıñ tişlerini sındırırsıñ!

Ha-Şem qurtara!
Seniñ razılığıñ halqıñnen olsun!

SELA

Sefer Teilim-Kırım Karayca-Zebur-Birinci Kitap-2-Ha-Şem saylağan Padişa

Ha-Şem saylağan Padişa

Ne içün milletler şamata kotereler?
Ne içün halqlar boş şeylerni aqılğa qoyalar?

Dünya padişaları baş kotereler,
başlıqları birleşip, aqıl tanışalar,
Ha-Şem'ge ve Onıñ Maşiah'ına qarşı çıqalar:

Qana, olarnıñ zıncırlarını bozıp taşlayıq,
olarnıñ buğavlarından azat olayıq!

Koklerde Oturğan kulecek,
Ha-Şem olarnı mashara etecek.

O vaqıt O, açuvnen aytacaq,
ğazaplanıp, olarnıñ yuregine qorqu saçacaq.

Men Padişanı saylap,
muqaddes Çion dağımda onı
yerleştirdim,-deycek.

Men T-ñri'niñ nizamnamesini bildirecegim.
O, Maña dedi: Sen Menim Oğlumsıñ.

Bugun Men Saña Baba oldım.

Menden istep sorasañ,
Men Seni halqlarnıñ saibi yapacağım,
butün yer yüzüni saña bereceğim,
ve o, Seniñ barlığıñ olur.

Demir tayaqnen halqlarnı
tar-mar eteceksiñ,
çölmekçiniñ bardağını kibi, olarnı
parçalaycaqsıñ,-dedi.

Endi, ey, padişalar, aqıllı oluñız!
Ey, dünya yolbaşçıları, ogreniñiz!

Ha-Şem'den qorqıp, Oña hızmet etiñiz,
em de qaltırap, quvanıñız!

Oğlunı urmet etiñiz,
yoqsa Onıñ açuvı tezden alevlenir!
Oña işanğan adamlar ne de bahtlı olurlar!

Sefer Teilim-Kırım Karayca-Zebur-Birinci Kitap-1-Aqiqiy Baht

Sefer Teillim-Birinci Kitap-1

Aqiqiy Baht

Ne de bahtlıdır
yaramazlarnıñ aqılınen yurmegen,
gunakãrlar yoluna tüşmegen,
mısqılcılar toplaşuvında oturmağan adam!

O, Ha-Şem'niñ Qanunında keyf tapa,
gece-kundüz Onıñ Qanunını tüşüne.

Aqqan suvlar yanında saçılğan,
meyvasını oz vaqtında bergen,
yapraqları iç solmağan terek kibidir o adam!
O ne yapsa da, er şeyni becerir!

Yaramaylar boyle degiller,
olar yelde savurılğan toban kibi olurlar.

Şunıñ içün yaramay adamlar qıyamet kunü qurtulıp olamazlar,
gunakãrlar da insaflılarnıñ toplaşuvında olmazlar.

Çünki Ha-Şem insaflılarnıñ yolunı bile;
yaramaylarnıñ yolu ise ğayıp olur.

Sefer Teilim(Zebur)deki Nağmeler-Kırım Karayca

Nağmeler

Yonat elem rehokim (55.1)-uzaq emen tereklerinden kelgen gogercin, ya da uzaqlarda indemeyip oturğan gogercin, dep tercime(targum) etile.

Şoşanim (44.1; 68.1)-zambaqlar manasında. Şuşan edut (59.1); Şoşanim edut (79.1) terminlerini vasiyet zambağı, dep tercime etmege mumkün. Belki, olar baarde qayd etilgen Pesah bayramını hatırlata.

Ayyelet haşşahar (21.1)-saba açılğanı-nı ya da sabanıñ yardımı-nı añlata. Belki bir vaqıtları popular yırnıñ başlanuvıdır.

Almut labben(9.1)-oğulnıñ olümi ya da batırnıñ olümi, dep tercime etmege mumkün. Belki, David tarafından yeñilgen Golyat aqqındalar.

Sela (71 kere Teilim, bir kere Yirmeyanıñ Ağlavı ve uç kere Havaqquq peyğamberniñ kitabında rastkele)-tehnikiy muzıka termini, belki evelde qısqa bir toqtama yapmaq, ya da icra etüv uslüpni deñiştirmek içün qullanılğandır.

Yedutun (38.1; 61.1; 76.1)-David Padişanıñ devrinde Ha-Şem'niñ Çadırı yanında toplanıp yırlağan yırcılarnıñ reberi.

Sefer Teilim(Zebur)deki Çalğı Aletleri-Kırım Karayca

Sefer Teilim- Çalğı Aletleri

Telli çalğı aletlerinde (4.1; 6.1; 53.1; 54.1; 60.1; 66.1; 75.1)-yeudiy termini neginot yırnı telli çalğı aletlerinde icra etilgenini añlata.

Al-Hannehilot (5.1) termini nefesli çalğı aletleri fülüt ya da qavalda icra etilgen yırlarnı añlata.

Al-Haggittit (8.1; 80.1; 83.1) termini Gat şeerinde tüşünip çıqarılğan çalğı aletini, ya da muzıkanıñ bir çeşitini añlatqan termindir. Ondan ğayrı, bu sözniñ targumı(tercümesi) yüzüm ezilgen yer olıp, Çalaşlar(Sukot) bayramını hatırlata.

Wednesday, July 3, 2013

Bizden daha bir sürü var, Bir sürü-Şawn Lişa

Amerika Karay Cemaatinden Şawn Lişa'nın yazısının tercümesidir.

Üstteki resimde Arrested Development adlı dizideki bir karakter Telehet'ini maviye boyarken, yanlışlıkla kendini baştan aşağıya maviye boyuyor.

Muhtemelen dünyada herkesin farkına er ya da geç varacağı bir sürü Karay var.
Bir hafta önce, Şabat gününü San Jose-Kaliforniya'da bir Rabban ailenin davetlisi olarak geçirdim
Oraya cuma öğleden sonra vardığımda  , mükemmel ev sahiplerimizden bir tanesi, başından geçen inanılmaz bir olayı anlattı.

Tamam, aslına bakılırsa o kadar da inanılmaz değil, ama ev sahibi bugün telefonda konuştuğu soyadı 'Pesah' olan güneş paneli uzmanını seve seve anlatıyordu. Bir kaç sorudan sonra, ev sahibimiz öğrenmiş ki o uzmanın babası Mısır Karay Cemaatinin bir üyesiymiş(Pesah Mısır Karayları arasında en yaygın soyadıdır). Ev Sahibi o zamana kadar hiçbir Karayla önce tanışmadığının ama bugün hem telefonda biriyle konuşmuştu hemde Şabat günü baka birini misafir ediyordu.
Sonraki sabah, Yerel Ortodoks Sinagogundan bir kişi, ben Karay olduğumu öğrenince şok oldu-kötü anlamda değil. Hayatında nasıl da böyle bir tesadüfle karşılaştığına inanamıyordu. Onun ilk piano öğretmeni Türkiyenin Ankara şehrinden bir Karay bayanmış.
Çoğunuzun bildiği gibi Vioce Fame yarışmasından Mişel Şamuel-Michelle Chamuel Karay kökenli çıktı. Hatta babasının kuzeni Aşdod şehrinde Karay Hahamıdır.
Başka bir arkadaşım bana şunu hatırlattı. Arap Dünyasının efsanevi şarkıcılarından Daoud Hosni(İbranice David Hayim Levi) bir Karay Müzisyeniydi. Omme Kalsum ve Asmahan isimli şarkıları hala Arap Dünyasında bir numaralı klasik şarkılar olarak bilinmektedir.
Karay Rotem Kohen, İsrael versiyonu Amerikan Idol adlı yarışmasında (Karay-Tanah'a göre)Şavuot Bayramında gününde yarışmak istemedikleri için, yarışmaya o gün katılmadılar. Bir daha ki sefer birisi K-Bombası(Karay Bombası) attığında, şoke olmayın ve sakın ıslıklamayın. Herşeye rağmen, Bizden düzinelerce var, Bir sürü var!

http://abluethread.com/2013/06/24/there-are-dozens-of-us-dozens/#more-1447

Karaylar, Karaylık ve Döner-Şawn Lişa

Karaylar, Karaylık ve Döner

Amerikada Karay Cemaatinden Şawn Lişa'nın enteresan bir yazısını sizinle paylaşıyorum.

Ağızım sulanıyor döner siparişimi verirken, arkadaşlarımdan birisi olan Karay Musevi Üniversitesi kurucusu bana kibarca şöyle dedi , “Şawn, bir problem var , dönerin tepesine koyulan yağ helev ve bunu yemek yasaktır.”
Ben İsrael'de koşer sertifikası olan bir restoranın yasak olan bir şeyi müşterilerine sunacağına inanamadım. Ne olursa olsun deyip, ben gayet güzel siparişimi verdim ve hayatımın en lezzetli dönerini mideme indirdim.
Bu olay 2006 yılında olmuştu ve arkadaşımdan öğrendiğim bu bilginin doğru olduğunu öğrenmek benim bir kaç yılımı aldı. Döner'in Tanah açısından tüketilmesi caiz değildi.

Karayların(Tanah Merkezli) Beslenme Kuralları ve Rabban Kuralları kaşerut hususunda belli noktalarda farklılık gösteriyordu. Rabbanlığına göre koyunun kuyruk yağını(İbranice:Alyah) yemek uygundur. Alyah, helev(yasaklanmış yağ)'in bir çeşididir ve Leviticus(Levililer) kitabında özellik yasaklanmıştır.(Levililer 3:9-10, 3:17.) ama Rabban Geleneğine(Tanah'ın yorumu) göre, alyah uygundur (Rambam, Mişna Tora Halaha 5.)

Ayrıca bu geçen yıllarda, alyah'nın döner yapımında kullanılan önemli bir lezzet verici katkı olduğuna öğrendim. Döner'in koyun etinden başka etlerden yapıldığını da öğrendim. Döner'in bu kadar inanılmayacak derece lezzetli olmasının ana nedeni Alyahdır. Bundan dolayı Koşer Sertifikasyonu olan bir yerde döner siparişi verirken çok dikkat ediyorum.

Belki Karay olmanın en önemli unsuru budur. Arkadaşımın fikrini umursamayıp, kaşer sertifikasyona göre malzemelerin yemeğe uygun olduğuna güveneceğime ; bu konuyu kendim ele alıp, araştırmalıyım.


Ben asla döner'in boykot edilmesinden bahsetmiyorum ama tüm Musevilere(Hepimize) bu tarz konularla kendilerinin ilgilenmelerini ve dikkat etmelerini tavsiye ediyorum.
*  *  *

Friday, April 19, 2013

Üzücü Vefat Haber- Habib Zaki Farag Lişa 1925 doğumlu

Bugün, Cuma günü, 19 Nisan’da Karay Habib Zaki Farag Lişa 1925 doğumlu vefat etmiştir.
Cenaze merasimi bugün Ofakim’de yapılmıştır.
Ruhu, Herşeye Kadir Tanrının yanında olsun.
Menuhato be-Gan Eden

Сегодня в пятницу, 19-го апреля умер караим Хабиб Заки Фараг Лиша (* 1925).
Похороны состоялись сегодня на кладбище в Офаким.
Пусть душа его будет в близости Превечного Бога нашего!

Today on Friday, the 19-th of April passed away the karaite Habib Zaki Farag Lichaa (* 1925).
The funaral took place today in Ofakim.
Be his soul near our Almighty God!

Dnes v pátek 19 dubna zemřel karaim Habib Zaki Farag Lichaa (* 1925).
Pohřeb proběhl dnes na hřbitově v Ofakim.
Nechť je jeho duše v blízkosti našeho Všemohoucího Boha!

Wednesday, April 17, 2013

Ünlü Karay Müzisyen Samuel Moyseyeviç Maykapar

*Samouïl Moïsseïevitch Maïkapar (en russe : Самуил Моисеевич Майкапар; ISO 9 : Samuil Moiseevič Majkapar) (18 décembre 1867 à Kherson (Ukraine) - 8 mai 1938 à Saint-Petersbourg) est un compositeur russe.

Ses parents ont déménagé à Taganrog où il a passé son enfance. Il a étudié dans le même établissement que fréquentait Anton Tchekhov. Son professeur de musique depuis l'âge de six ans était le directeur de l'opéra italien à Taganrog, l'Italien Gaetano Molla. Il a fait des études de droit et, parallèlement, a suivi les cours du Conservatoire de Saint-Pétersbourg. Il en sort diplômé en composition et piano. Sur le conseil d'Anton Rubinstein, Maïkapar se rend à Vienne pour suivre des cours auprès de Theodor Lechetitsky. À Vienne, il crée et édite plusieurs de ses œuvres. De 1898 à 1901, il vit à Moscou en participant au travail du Cercle Musical Scientifique sous la direction de Sergueï Taneiev. De 1903 à 1910, Maïkapar vit en Allemagne, menant la vie du concertiste, créant de nouvelles compositions, et s'adonnant à son activité musicale et de théoricien de la musique.

Ayant reçu une invitation d'Alexandre Glazounov, il devient professeur de piano au Conservatoire de Saint-Pétersbourg. En 1914, il crée sa grande Sonate pour piano, une de ses œuvres principales. En 1925, Maïkapar donne un cycle exceptionnel pour l'époque : le cycle des 32 sonates de Beethoven. En 1930, il quitte le Conservatoire pour se consacrer exclusivement à la composition, l'interprétation et les travaux théoriques. Il meurt le 8 mai 1938 à Saint-Pétersbourg. Pour les pianistes, ses œuvres ont trouvé une place exceptionnelle, notamment pour la pédagogie musicale, les Birulkis, Préludes,"Valse" etc.

**Samuil Moiseevich Maykapar (Russian: Самуил Моисеевич Майкапар) (18 December 1867 – 8 May 1938) was a Russian romantic composer, pianist, professor of music at the St. Petersburg Conservatory, and author of a number of piano practice pieces. [1]

Childhood Samuel Maykapar was born on December 18, 1867 in the city of Kherson, to Karaite Jewish parents. Maykapar spent his childhood in the city of Taganrog and in 1885 he graduated from the Boys Gymnasium where he studied with Anton Chekhov. He also took private music lessons from Gaetano Molla, director of the Italian Opera in Taganrog.

Education In 1885, he enrolled into St. Petersburg Conservatory while also studying law at Saint Petersburg University, graduating in 1891. A pupil of Beniamino Cesi and Nicolai Soloviev, Maykapar received the St. Petersburg Conservatory's diploma in 1893 and further improved his piano skills under the direction of Theodor Leschetizky until 1898. During this time he gave numerous concerts in Berlin, Leipzig, Saint Petersburg, Moscow, Taganrog and other cities.[2]

CareerBetween 1898 and 1901, he gave concerts with Leopold Auer in Saint Petersburg and Ivan Grzhimali in Moscow. In 1901, he founded his own music school in the city of Tver. From 1903-1910, he lived in Moscow and toured Germany giving concerts. Maykapar was an active participant and the Secretary of Sergei Taneyev's Scientific-Musical Circle in Moscow. In 1915 he became professor of music at the St. Petersburg Conservatory. In 1927, for seven nights in a row, the composer performed 32 Beethoven sonatas in the Small Hall of the Conservatory as part of the Beethoven Centennial Celebrations. He composed over three hundred music pieces and wrote several scientific works.

Samuel Maykapar died in Leningrad on May 8, 1938. In his last book Years of Studies he looks back at his childhood and education in Taganrog.

Musical WorksSamuel Maykapar's compositions include Biriulki (a suite of 26 pieces), Novelettes mignonnes, 24 Miniatures, The Marionette Theater (an album of seven pieces), two sonatas, piano studies, and special exercises for pedaling. His autobiography, The Years of Study and of Musical Activity, was published in Moscow in 1938.

***Самуи́л Моисе́евич Майкапа́р (18 декабря 1867, Херсон — 8 мая 1938, Ленинград) — известный пианист и композитор, преподаватель Петроградской консерватории, музыкальный писатель. Дед Александра Майкапара. По происхождению — караим.

Разносторонне одаренный музыкант, Майкапар был известен как автор целого ряда фортепианных пьес для детей и юношества. В частности, большую популярность завоевал его цикл фортепианных миниатюр «Бирюльки», его романсы и «Музыкальный слух» (Москва, 1900).

Биография Вскоре после рождения семья Самуила Майкапара переехала из Херсона в Таганрог. Здесь он поступил в Таганрогскую гимназию. Музыкой начал заниматься с 6 лет (уроки у Г. Молла).

В 1885 году переехал в Петербург и поступил в консерваторию, где учился как пианист у Беньямино Чези, Владимира Демянского и И. Вейса, а также в классе композиции Николая Соловьёва. Параллельно занимался на юридическом факультете Санкт-Петербургского университета (окончил в 1891 году).

По окончании консерватории в 1893 году до 1898 года совершенствовался как пианист под руководством Теодора Лешетицкого, концертировал в Берлине, Лейпциге, Санкт-Петербурге, Москве и других городах.

С 1898 по 1901 год выступал в концертах с Леопольдом Ауэром и Иваном Гржимали. В 1901 основал музыкальную школу в Твери. С 1903 по 1910, живя преимущественно в Москве, занимался концертной деятельностью, систематически концертировал в Германии.

Принимал активное участие (секретарь) в работе руководимого С. И. Танеевым московского научно-музыкального кружка. С 1910 по 1930 преподавал фортепиано в Петербургской консерватории. Был инициатором исполнения в концертах цикла 32 сонат Бетховена (впервые в 1927 году).

Sunday, April 14, 2013

Kırımçak-Qırımçak Duası-Tefillası


Yaradanım Alla, Atalarımıznıñ Tañrısı! Günahlarımıznı bahışla, zehus etmeye taqat ver bızge.Evel vahıtlardan kelgen adetlerımız, tılımız mıletlerımızge sahlansın. Amen!
Yaradanım Alla! Bu qrımçah evımızde er doğmış adam, dost - arqadaş inan - işanç tapsın bu qara, qıyın künlernı çekmeye.
Yardım et bızge yarıh yol, çastlı-bahtlı künler körmeye. Qısmet olsa, balalarımız, ahtıhlarımız çastlı yaşarlar, daa güzel künler korsınler Amen!
Yahşı fıkırler ver bızge ölgenlernı añmaa, qadış etmeye rametlı ata- analarımızğa, pqata-pqanalarımızğa, aqaylarımızğa, qardaş ve qızqardaşlarımızğa - epsı tuvğanlarımızğa.
Çanları duvaçı olsın. Ölgenlerge - ramet, sağ qalğanlarğa - meramet. Amen!

Tuesday, March 19, 2013

Üzücü Vefat Haber-Bay Farag(Yehoşua) Mordehay El Gazzar'ın oğlu ( Doğum 13.11.1924)

Pazar günü, Mart’ın 17’sinde İsrael Aşdod Karay Cemaati üyelerinden Bay Farag(Yehoşua) Mordehay El Gazzar'ın oğlu vefat etmiştir( Doğum 13.11.1924).
Cenaze merasimi Aşdod,  İsrailde yapılmıştır.
Ruhu, Herşeye Kadir Tanrının yanında olsun.
Menuhato be-Gan Eden
Canı Cenñette Bolsıñ!

В воскресенье, 17-го марта умер караим – Фараг (Йегошуа) сын Мордокая Эл Газара (* 13. 11.1924).
Похороны состоялись на кладбище в Ашдоде.
Пусть душа его будет в близости Превечного Бога нашего!
 
On Sunday, the 17-th of March passed away the karaite Farag (Yehoshua) son of Mordokhai El Gazzar (* 13. 11.1924).
The funaral took place in Ashdod.
Be his soul near our Almighty God!

Thursday, March 14, 2013

Üzücü Vefat Haber-Recine Selim Lieto Selim(29.07.1932)

Çarşamba günü, Mart’ın 13’ünde Amerika Karay Cemaati üyelerinden Bayan Recine Selim Lieto Selim vefat etmiştir( Doğum 29.07.1932).
Cenaze merasimi Şikago,  Amerika Birleşik Devletlerinde yapılmıştır.
Ruhu, Herşeye Kadir Tanrının yanında olsun.
Menuhato be-Gan Eden
Canı Cenñette Bolsıñ!


В среду, 13-го марта умерла караимка - Реджине Селим Лието Селим (* 29. 7.1932).
Похороны состоятся в Чикаго, США.
Пусть душа её есть в близости Превечного Бога нашего!
 
On Wednesday, the 13-th of March passed away the karaite woman Regine Selim Lieto Selim (* 29. 7.1932).
The funaral will take place in Chicago, USA.
Be her soul near our Almighty God!

Friday, February 15, 2013

Şabat Şalom

שבת שלום
Šabat Šalom
Schabbat Schalom
Shabbat Shalom
Шаббат Шалом
ሻባት ሻሎም
شبات شالوم
ܫܒܬܐ ܫܠܡܐ
ՇԱԲԱՏ ՇԱԼՈՄ
შაბათ შალომ
Σαμπάτ Σαλόμ 
शब्बत शालोम
Szabat Szalom
Sábát Sálom
Şabat Şalom
Șabat Șalom


Wednesday, February 13, 2013

Üzücü Vefat Haber-Sarah Farag Eliyahu Kohen-09.02.2013

Cumartesi günü, Şubat’ın 9’unda Amerika Karay Cemaati üyelerinden Bayan Sarah Farag Eliyahu Kohen vefat etmiştir( Doğum 03.09.1924).
Cenaze merasimi Denver, Kolorado, Amerika Birleşik Devletlerinde yapılmıştır.
Ruhu, Herşeye Kadir Tanrının yanında olsun.
Menuhato be-Gan Eden


В субботу, 9-го февраля умерла караимка - Сара Фараг Елийагу Когенова (* 3. 9.1924).
Похороны состоялись в Денвере, Колорадо, США.

Пусть душа её есть в близости Превечного Бога нашего!

On Saturday, the 9-th of February passed away the karaite woman Sarah Farag Eliahou Cohen (* 3. 9.1924).
The funaral took place in Denver, Colorado, USA.

Be her soul near our Almighty God!


Tuesday, February 12, 2013

Üzücü Vefat Haber-Farag Musa Nesnes-08.02.2013

Cuma günü, Şubat’ın 8’inde Karay Yosef Musa Nesnes ve Rosa Farag Musa Nesnes’in 1941 doğumlu oğulları Farag vefat etmiştir.
Cenaze merasimi bugün Aşdod’da yapılmıştır.
Ruhu, Herşeye Kadir Tanrının yanında olsun.
Menuhato be-Gan Eden

Сегодня в пятницу, 8-го февраля умер караим – Фараг сын Йосефа Муса Неснес и Розы Фараг Муса Неснес (* 1941).
Похороны состоялись сегодня на кладбище в Ашдоде.
Пусть душа его будет в близости Превечного Бога нашего!

Today on Friday, the 8-th of February passed away the karaite Farag son of Yosef Musa Nesnes and Rosa Farag Musa Nesnes (* 1941).
The funaral took place today in Ashdod.
Be his soul near our Almighty God!